7 Nisan 2012 Cumartesi

Zordur Türkiye’de motor sporlarını sevmek!


Spor olup olmadığı sadece ülkemizde tartışılan bir motor sporu düşünün. 12 ayrı takım ve 24 farklı sporcunun/pilotun mücadelesi. Sporcuların hepsi yaptıkları işin en iyileri. Takımlar teknolojinin tüm nimetlerini sonuna kadar kullanıp daha yeni teknolojiler üreterek dolaylı olarak insanların beğenisine sunulmasına yardımcı oluyor. Tüm takımların “FAN”ları aynı tribünde. En ufak bir olay yaşanmadan yan yana yarışı izleyebiliyorlar. Belli ki herkes iyi vakit geçirmeye, heyecana ortak olmaya gelmiş.

Evet, motor sporlarının zirvesi denen Formula 1’den bahsediyoruz.

Dünyada tekil izleyici olarak yarım milyardan fazla kişinin izlediği, dev firmaların sponsorluk için birbirleriyle yarıştığı motor sporlarının zirvesi. Pilotlar için yarışılabilecek en üst nokta. Taraftarlar için “motor homurdanmalarını” en üst düzeyde duyabilecekleri, hızı en iyi hissedebilecekleri bir yer. Formula 1, bir adım yaklaştığın takdirde sana 10 adım gelen hayatın ta kendisi, yaşam biçimi. O yüzden diyoruz ya “Formula 1 hayattır” diye.

Ama ülkemizde bu spor maalesef hiç hak etmediği şekilde lanse edildi. Zengin sporu dendi, Schumi – Hakkinen zamanındaki gibi değil dendi(-ki aralarında en çok güldüğüm de budur) beton zeminde “fıldır fıldır” dönen araçlardan ibaret dendi vs vs.

Zengin sporu mu? Kesinlikle değil. Ülkemizde en popüler  spor olan futboldan örnek verelim. Derbi diye bahsettiğimiz dört büyüklerin arasındaki maçlarda kale arkası bilet fiyatları yaklaşık 100 TL civarında. Sahayı tam ortadan görebileceğimiz yerlerin fiyatları ise 300-500 TL arası. Peki Formula 1’de? 3 gün boyunca gidebileceğiniz, sayısız aktiviteye katılabileceğiniz ve Formula 1 yarışı dışında en az iki GP2 yarışı ve en az iki tane de binek otomobil yarışı görebileceğiniz hafta sonunun bedeli 100-450 TL arası. 3 koca gün... Sizce hala zengin sporu mu?

“Schumi – Hakkinen zamanındaki gibi değil...” O zamanları da izlemiş biri olarak söylüyorum ki evet, kesinlikle o zamanlar gibi değil. Artık pistte 6 Dünya Şampiyonu var. Geçen sene 5’ti. Çok daha zevkli, çok daha heyecanlı. Kazanan, podyuma çıkan pilot sayısı daha fazla, çekişme daha çok. Şimdi siz söyleyin; iki pilotun şampiyonluk mücadelesini mi izlemek istersiniz yoksa 6 pilotun mu?

Gelelim “beton zeminde fıldır fıldır” dönmelerine ve dönerken çıkardıkları “homurdanma”lara. Yapılabilecek en sığ iki yorum. En kibar tabirle ağzından bu cümleler dökülen insanlar halt etmiştir. Şöyle açıklayayım; Futbolu 22 adamın bir topun peşinden koşması olarak açıklamak gibi bir şey. Sanırım kafalarda her şey daha net şimdi.

Eleştirmek tabii ki spor yazarlarımızın hakkı ama önce fikir sahibi olmak gerekmez mi? Ne bileyim en azından 1-2 yarış izlemek, google’da aramak haricinde birkaç foruma girmek, F1 severler yarıştan sonra neler konuşuyor, neler yapıyor diye bir bakmak. Bağlanırım ve dediklerimi yutarım diye mi korkuyorsunuz, bu yüzden mi bunları yapmadan yazıyorsunuz anlamıyorum ki?

Ahmet Yılmaztekin / https://twitter.com/#!/cesaree_

*Biz bir ekip olduk!.. Bundan böyle Formula 1 ile ilgili tüm gelişmeler Ahmet Yılmaztekin’in kaleminden Mortingen Strasse’de…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder