26 Mayıs 2010 Çarşamba

Gitti gidiyor Deivid!

Deivid De Souza... Onu hatılayan, Inter ve Chelsea'ye attığı o müthiş gollerle hatırlar. Sağ olsun benim de bu gollerin ardından, Martaton Üst'te sevinçten metrelerce sürüklenmişliğim de vardır.

Brezilya'da attığı gollerle 'The Matador' lakabı takılan Brezilyalı, 1 Eylül 2006'da, 1 yılı opsiyonlu 4 senelik sözleşmeyi imzalayarak Fenerbahçeli olmuştu. Fenerbahçe formasıyla 138 maça çıkıp, 43 gol ve 17 asist yaptı. İyi günleri de oldu, kötü günleri de.... Kimi zaman takımın vazgeçilmezlerinden biriydi, kimi zamansa yedek kulübesine mahkum oldu. 2009 sezonu hazırlıklarında sol ayak fibula kemiği kırıldı, uzun süre sahalardan uzak kaldı, zaten bir daha toparlayamadı...

Açıkçası Sarı-Lacivertliler'deki en inişli çıkışlı kariyere sahip oyunculardan... Bu yüzden hep ama hep konuşulan isim oldu, şimdi ise topun ağzında... Hatırlarsınız, basında Aziz Yıldırım'ın "Aldığın parayı hak ediyor musun?" diyerek kendisine çıkıştığı bile yazıldı. Özellikle de bu sezon ortaya koyduğu (koyamadığı) performans kimseyi memnun etmeyince, gönderilecek isimlerin başındaki yerini çoktan aldı Brezilyalı oyuncu.

Bu golleri eklemezsem ayıp olur :)

Chelsea'ye attığı gol




Inter'e attığı gol

25 Mayıs 2010 Salı

Süper Lig'in en çok kazanan hakemleri!

Süper Lig'de geçtiğimiz sezonun en çok para kazanan hakemleri açıklandı. Rakamlara göre sezonun rekortmeni 48.858 TL ile Kuddusi Müftüoğlu olurken, en az para kazanan hakemimiz ise 12.308 TL ile Suat Arslanboğa oldu.

İşte listede yer alan en çok kazanan ilk 10 hakemimiz...

Kuddusi Müftüoğlu - 48.858 TL
Fırat Aydınus - 48.005 TL
Abdullah Yılmaz - 47.413 TL
Hüseyin Göçek - 45.002 TL
Aytekin Durmaz - 44.406 TL
Yunus Yıldırım - 43.705 TL
Bünyamin Gezer - 42.556 TL
Cüneyt Çakır - 41.703 TL
Serkan Çınar - 40.735 TL
Halis Özkahya - 4O.554 TL

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Teşekkürler Fatih Gökşen!

Galatasaray'ın eski futbol şube sorumlusu Fatih Gökşen, katıldığı bir radyo programında, Fenerbahçe'nin şampiyonluğu son anda kaçırmasının kendileri adına başarısız geçen bir sezonun üzüntüsünü hafiflettiğini söylemiş. Ayrıca, sezon sonunda Beşiktaş ve Fenerbahçe arasındaki gerginlik yüzünden kendi başarısızlıklarının gündeme gelmemesinden de bir o kadar mutlu olan bu adamcağız, bu söyledikleri ile ülkemizdeki futbol anlayışının nerelerde olduğunu bizlere ispat etmek istemiş bence. Taraftar söylese tamam da yönetici sıfatında biri bunları söyleyince daha güzel oluyor. Bizleri gerçeklerle yüzleştirdiği için kendisine binlerce kez teşekkür ediyorum. Saygılarımla...

21 Mayıs 2010 Cuma

David Villa'dan 4 yıllık imza!


Valencia'nın golcü oyuncusu David Villa, Nou Camp'ta muhteşem bir törenle kendisini 4 yıl boyunca Barcelona'lı yapan imzayı atarken dünyanın en iyi takımına transfer olduğunu söyledi. Zaten yalan da değil. Açıkçası önümüzdeki sezon, Messi'li, Xavi'li, Iniesta'lı Pedro'lu Barcelona, David Villa'yı da kadrosuna katarak müthiş maçlara imza atacakmış gibi bir his var içimde. Yani yine şu olacak; Barça'yı izleyeceğiz, dönüp bir de bizim lige bakacağız, yine futbolumuzdan soğuyacağız, yine...

Neyse, vatana, Katalanlara hayırlı olsun...

20 Mayıs 2010 Perşembe

İmza atıldı, İstanbul hegemonyası sona erdi!





Süper Lig'de Trabzonspor'dan sonra şampiyon olmayı başaran ikinci Anadolu kulübü olan Bursaspor, yıllardan beri şampiyonluğa abone olan İstanbul takımlarının hegemonyasına son verdi ve bunun imzasını da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne attı.

Her sezon sonu olay yaratan boğaz köprüsüne bayrak asma operasyonu, bu kez de Yeşil-Beyazlılar'dan geldi. İlk olarak FSM Köprüsü'ne yeşil-bayaz dev bayrağı asan Bursasporlular, ardından da Boğaziçi Köprüsü'nün yolunu tuttu ve bir dev bayrak da oraya astı.

18 Mayıs 2010 Salı

Bir devrim de Türk basınına lütfen!



Bir devrim yaşandı gözümüzün önünde! Bursaspor, yılmadan yıkılmadan yürüdüğü yolda, her şeye rağmen göğüsledi şampiyonluk ipini. Trabzonspor'dan sonra bir ilki başardı ve bu müthiş başarı, Türk futbol tarihininin en temiz sayfalarına, en güzel şekilde kazındı.

Ama bu devrim beni kesmedi! Bir devrim de Türkiye'deki spor basınına lazım ne yazık ki!!! Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaçırışını, Bursa'nın şampiyon olmasından daha önemli gören bir basın ordumuz var ne yazık ki!

Sağlam Fenerbahçeliyimdir, ama bu gerçekleri görmezden gelmek demek, mesleğe ihanet demek benim için...

Kabul, 30 milyon Fenerbahçeli var bu ülkede.
Kabul, Fenerbahçe kazandığı zaman gazeteler normalden çok daha fazla satar.
Kabul, Fenebahçeli genel yayın yönetmenleri vardır.
Ama bunların hiçbiri, Yeşil-Beyaz devrimi görmeye engel olamaz...

Herkes bir takım tutar ama zamanı geldiğinde, mesleğe, unvanına ilişkin sorumluluğu yerine getirir. Çıkarır at gözlüklerini, şöyle bir bakar neler dönüyor etrafta diye... Ben neler yapıyorum diye bir özeleştiri yapar. Yapmıyorsan, yoksundur zaten. Hak etmiyorsundur bulunduğun yeri....

Her şeye rağmen, isteseniz de istemeseniz de bir devrim yaşanıyor bu ülkenin futbolunda... Bırakalım Fenerbahçe'yi. Bırakalım Aziz Yıldırım'ı... Bu takım seneye yine şampiyonluk potasında olacak. Var mı itirazı olan! Yok! Ama Bursaspor gibi bir değer yetişiyor. Görmezlikten gelmek, Türk futboluna en büyük ihanettir...

Teşekkürler Bursaspor.