21 Nisan 2012 Cumartesi

Liverpool (1947)



1947 yılında Edwood Park'ta oynanan FA Cup yarı final maçında Liverpool, Burnley takımı ile 0-0 berabere kalmış, Maine Road Stadı'nda oynanan rövanşta ise 1-0 mağlup olunca kupaya veda etmiş.

Bu fotoğraf ise, maçtan önce Liverpoollu oyuncuların kaldığı otelde çekilmiş. Futbolular ve teknik ekip maç öncesi son havadisleri gazetelerden takip ederken...

Ayaktakiler: (soldan sağa) Albert Shelley (antranör), Willie Fagan, Jack Balmer, Cyril Done, Stan Palk.
Oturanlar: Jim Harley, Albert Stubbins Barney Ramsden, Billy Liddell, Bill Jones, Bob Paisley, Phil Taylor, Ray Lambert, Laurie Hughes.

Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

19 Nisan 2012 Perşembe

Fabio Capello (1978)


Fabio Capello, AC Milan formasıyla... (1978)


Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

18 Nisan 2012 Çarşamba

Senkronize destek!



Bu yıl Londra'da düzenlecek olan olimpiyatlara hazırlanan İspanya Bayanlar Senkronize Yüzme Takımı, Şampiyonlar Ligi yarı finalinde oynanacak olan Chelsea - Barcelona maçı öncesinde muhteşem bir koregrafi sunarak, takımlarına destek oldu.


İşte o koreografiden fotoğraflar;


*Fotoğrafları büyütmek için üzerine tıklayın...





































Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

Bayern Münih 2-1 Real Madrid



Şampiyonlar Ligi yarı final eşleşmelerinden biri olan Bayern Münih - Real Madrid maçının ilk ayağı Allianz Arena'da oynandı. Maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar muhteşem bir tempoda oynanan karşılaşmayı Bayern Münih 2-1 kazandı.

Türkiye'de bir takım bu kadar koşsa, bu kadar mücadele etse, karşısındaki takımı adeta dağıtır, futbol şubesinin kapısına kilit vurdurur... Müthiş bir kondisyon, müthiş bir konsantrasyon.. Attığı golle Bernabeu'da oynanacak olan maçta avantajlı olan Real Madrid belki ama bugünkü mücadelesiyle Bayern Münih ayakta alkışlanır.

Almanlar'ın ilk golü Ribery'den, ikinci golü ise Gomez'in ayağından geldi. Belki de maçın en kötüsüydü Gomez. Girdiği fırsatları bir bir harcadı, üstüne üstlük son 30 dakikada yorgunluğu iyice göz çarpar oldu. Ama ne olursa olsun Gomez gibi bir oyuncu sakatlık gibi bir durum olmadıkça asla oyundan çıkarılmamalı. Nitekim çıkmadı ve aradığı golü attı Gomez!


Real Madrid ise tam bir deplasman takımı görünümündeydi. Önce kabul etti, sonra saldırdı... İlginç bir pozisyonun ardından Mesut ile golü buldu. Sonuç olarak istediği tam da bu olmasa da İspanya'ya avantajlı döndü.. Son dakikalardaki Marcelo'nun pozisyonu ise aslında şaşırtmadı. Real Madrid'in güçlü yapısının yanında, yenilgiyi hazmedemeyen yaramaz bir çocuk var! Böyle temposu yüksek maçlarda ortalığı bir anda karıştırabiliyorlar. Pepe ve Marcelo da bunların başında geliyor zaten...

Sonuç olarak Şampiyonlar Ligi'nde geriye kalan süreçte çok güzel maçlar izleyeceğiz... Vakit koltuğa yayılıp, seyre dalma vaktidir...

Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

17 Nisan 2012 Salı

2012 model formalar!


Nike'ın tasarladığı ve EURO 2012'de sahada yerini alacak takımların yeni formaları basına tanıtıldı. Cristiano Ronaldo, Modric, Sneijder, M'Vila ve Lewandowski ise forma tanıtımında modellik yaptı.

Ayrıca A Milli Takımımız'ın formaları da yenilendi. Şimdiye kadarki en çevre dostu olarak adlandırılan formada, yakanın arka iç kısmında şans getirsin diye nazar boncuğu grafiği de yer alıyor.

Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

İşte takımları formaları;

TÜRKİYE...



































FRANSA













HOLLANDA
















POLONYA


















PORTEKİZ























Portekiz (2012)


Cristiano Ronaldo, Portekiz Milli Takımı'nın EURO 2012'de giyeceği yeni forması ile...


Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

16 Nisan 2012 Pazartesi

Emre Belözoğlu ve Irkçılık



Eboue'ye yapılan tezahürata, BJK TV'deki ırkçı söylemlere, yeşil sahadaki kavgalara, tribünlerde yaşanan bıçaklamalara, bir futbolcunun kendi takım arkadaşını soyunma odasına kilitleyip dakikalarca dövmesine, beş para etmez yöneticilerin taraftarları galeyana getirmesine, tahrik etmesine sessiz kalmadık, yine kalmamalıyız...

Zokora'nın verdiği röportajı dinlerken duyduklarıma inanamadım! Aklıma Emre Belözoğlu'nun İngiltere'de yaşadığı olay geldi, biz o zaman Emre'nin yanında olmuştuk. İnanmamıştık! İlginçtir, o zamanlar o olayı yaşayan insanlar, bugün aynı takımın formasını giyiyor! Kader işte!

Acil açıklama istedik, geldi.. Emre, "Maç bittikten sonra birbirimize sarıldık. Daha sonra çıkıp bunu söylüyorsa, art niyet ararım. O da özür dileyecekse, benden dilesin, benim tarafımdan özür dilenmesi gerekiyorsa, herkesten özür diliyorum. Aptalca bir cümleydi kabul ediyorum.” dedi.

Zokora'nın bu olay tatlıya bağlandıktan sonra açıklama yapması başka bir amaca hizmet, ama bu senin suçunun önüne geçmez, geçemez...

Kabul, Zokora o olay sonrası gerçekten incindiyse, üzüldüyse tepkisini vermeliydi. Savunduğu değerlerin kavgasını etmeliydi. Ama asıl önemli olan, en başta bu olaya sebebiyet veren davranışları, söylemleri engellemek değil mi?


Linç kampanyasına katılanlar, beynini kullanmayan, sadece ve sadece yönlendirilen kitlelerdir. Linç kültürünün şifresi de budur! Zaten takım, renk, görüş farklılığına aldanmayıp mantıklı düşünen herkes, Emre'nin ırkçı bir alt yapıya, siyasi bir görüşe sahip olmadığını bilir. Ortada bir küfürleşme var. Peki anneye küfür etmek de en büyük ayıplardan biri değil mi? Düşünün...

Ancak, FIFA 'ırkçılık' olayına bu kadar eğilmişken, sahadaki futbolcuların hala böyle konuşması inanılır iş değil. Sonuçta sadece biz yapmıyoruz ki bunu... Her yerde karşımıza çıkıyor. Tanıdık bir isimden örnek vermek gerekirse, Milan Baros'un yaptıklarını unutuk mu?


Futbol oynayanlar iyi bilir... Maç esnasında rakibi psikolojik olarak yıpratmak çok önemlidir. Ama bu, anneye küfürle ya da ırkçı söylemlerle olmamalı.. Bu ahlaksızlığa anlam veremiyorum!

Emre Belözoğlu zaten bu piyasada sevilmeyen bir adam, herkes onu konuşuyor, onu tartışıyor! Yayıncı kuruluşun yönetmeni, Emre'nin ağzından çıkacak herhangi bir küfür olma ihtimaliyle bir kamerasını ona ayırmış neredeyse! Uzun zamandır maçları dikkate izleyen herkes bunu fark etti zaten...

Sonuç olarak isteyen istediği konu hakkında yorum yapmakta özgür... Ancak vicdanlardaki adaletin terazisini iyi ayarlayın. Ahlaktan, insanlıktan bahsederken eşit yorum yapın! Siz de suç işlemeyin..



Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

Fenerbahçe 2 - 0 Trabzonspor



Süper Final'in gecikmeli başlangıcıyla beraber, Fenerbahçe de müthiş bir başlangıç yaptı. Ortaya koyduğu güzel futbol, haklı bir 2-0'lık bir galibiyet getirdi.

Kayseri maçının ardından ortaya çıkan görüntülerin takıma olumlu yansıdığı konuşulmuştu hafta içi. Gördük ki herkes istekli ve ne yaptığını biliyordu Sarı-Lacivertliler'de... Kadrolara baktığımızda, Trabzonspor'un zorlu olacağını beklediğimiz orta sahası, bilinçli Fenerbahçe orta sahasının hezimetine uğradı. Halil ve Olcan da Burak'a istediği topları atamayınca, iş ilk yarıdan belli oldu zaten. Alanzinho tam bir kayıp, Zokora ise başarısızdı diyebiliriz.

Türk futbolunun geleceği olarak görülen Burak Yılmaz'ın şansı Fenerbahçe'ye karşı tutmuyor. Orta sahadan gerekli yardımları alamayınca, -tabi burada Fenerbahçe orta sahası ve defansının başarılı performansı da önemli- dolayısıyla işler istediği gibi  yürümedi.

Fenerbahçe'ye gelince, kişi kişi yazmaya gerek yok. Herkes görevini başarıyla yerine getirdi. Zaman zaman gereksiz fauller, hareketler olsa da sonuç Fenerbahçe için çok iyi... Ancak Cristian'ın artan performansı gerçekten önemli. Hatırlarım, Cris Fenerbahçe'ye geldiğinde tv'lerde dolaşan tanıtım videolarında hep böyle uzaktan attığı goller vardı. O da bu sene o görüntüye kavuştu zaten. Sonuç olarak bir gol bir de asistle yıldızlı pekiyi aldı otoritelerden. Bir de bu takımda Yobo, Emre ve Alex banko oynadığı zaman, sonuç Fenerbahçe lehine olur genelde. (Emre ile ilgili başka bir yazı yazacağım)

Semih'in tekrar takıma kazandırılması ise çok önemli. Semih yırtıcı ya da hızlı bir golcü olamadı belki ama iyi top tutan, bitiriciliği ile önemli bir forvet. Arada geçen olayların, anlaşmazlıkların ardından tekrar forma giyebilmesi onun adına çok iyi... Bu takımda Semih'e her zaman yer var, ancak o da istekli olmalı!!

Sonuç olarak Fenerbahçe bu oyununu diğer maçlara da yansıtırsa, Galatasaray'ın olası puan kayıplarıyla işi son haftaya kadar götürebilir diye düşünüyorum...

Önümüzdeki  hafta çok güzel maçlar izleyeceğiz. İstemeyerek de olsa içine çekildiğimiz bu play-off sistemi lerleyen günlerde heyecanı daha da üst seviyelere taşıyacak!


Koreografi çilesi
Biz Türk insanı olarak bazen gereksiz işlere imza atar, gereksiz çekişmelere gireriz... Okul Açık'ın bugüne kadar Türkiye tribünlerine yaptığı katkıyı sadece bilenler bilir. Sonradan tribüncü olanlara anlatamazsınız. Anlayamazlar da... O yüzden gereksiz bir çekişmenin içine girmenin anlamı yok! Galatasaray'ın yaptığı koreografi müthişti, gün gelir daha iyisi de yapılır...

"Türk işi" diye bir tabir vardır. O koreografi ne kadar daha önceden hazırlanmış ve gerekli tedbirlerin alındığı düşünülse de bir taraftarın yaralanması olacak iş değil... Rüzgarın azizliğine uğrayan halatlar, makaralar ölüm getirebilir... Bu yüzden bir dahaki sefere çok daha dikkatli olunmalı! Bu iş oyuncak değil'miş, anladık! Ancak muhteşem bir koreografiydi altını çizmek lazım, emeği geçenlerin ellerine sağlık... Daha iyisi de gelecektir. Fenerbahçeli kardeşimiz Onur'a da acil şifalar dilerim. (bu yazıyı yazarken ameliyatta olduğu ve durumunun iyiye gittiği haberleri geliyordu)

Bu bugün Fenerbahçe taraftarının başına gelen, yarın başka takımın taraftarının başına da gelebilir. Sosyal mecralarda yaralanan taraftarla dalga geçen insanlar, "Oh" çeken tipler var... Ciddiye almayalım diyorsun olmuyor, hakaret etsen ağzını boşa yorarsın. O yüzden kimse kimsenin ahlakıyla, o ahlakının farkıyla ilgili konuşmasın, işine baksın! Durum ortada...

Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

15 Nisan 2012 Pazar

Yeni bir winner!


9.'su koşulan Çin yarışını Mercedes GP'nin Alman Pilotu Nico Rosberg kazandı. Bu galibiyetle Rosberg de Formula 1'de "Kazananlar" kulubüne adını yazdırdı.

İlk sıranın dışındaki her pilotun sürekli mücadele ve yer değiştirdiği yarışta Webber Senna ve Petrov takım arkadaşlarına karşı üstünlük sağladılar. Massa, yeni takımların pilotları haricinde puan alamayan tek pilot. Sanki Perez'i Haziran'da Ferrari'de göreceğiz. Yarışın büyük bölümü geride kalmışken podyumda olacağı düşünülen Kimi 1 tur içerisinde 12. sıraya kadar geriledi. Ufalanan lastikleriyle daha fazla gidemedi. Yarışa pit ekiplerinin de büyük katkısı oldu. Schumacher'in sağ ön lastiğinin tam takılmadan piste gönderilmesi Schumi'nin muhtemel bir galibiyet ya da ikincilik şansını bitirdi. Yine Button'ın pitte fazla zaman kaybetmesi Rosberg'i yakalayıp galibiyet için mücadele etmesini engelledi. Geçen seneki dominasyondan eser yok, 3 yarışta 3 farklı takımdan 3 güzel galibiyet gördük. 

Geçtiğimiz sene tarihinin en kötü sezonunu geçiren Williams bu sene iki genç pilotla harika iş çıkarıyor. İlk iki yarışta son turlarda yarış dışı kalan Maldonado da bu yarıştan puan aldı ve Williams iki araçla birden finish gördü. 

Marussia ise Pat Symonds'ın takıma gelmesiyle bambaşka bir havaya girdi. 3 yarışta da finish gördüler. Belli mi olur bu sene sürpriz bir puan da alabilirler.

Yarışın hayal kırıklıkları;

Lotus ya yanlış strateji ya da aracın lastiklere davranışının değişmesi sebebiyle bir turda tüm avantajını yitirdi. Sauber grid avantajını iyi kullanamadı ama bu sene zirveyi karıştıracaklarının sinyalini verdiler. Vettel geçen sene büyük üstünlük sağladığı Webber'e podyumu kaybetti, Massa yarıştan önce "puanlar" umudyla geldiği Çin'de yine eli boş döndü. Schumacher'in yine yarış dışı kalması ve araç bu kadar iyiyken F1 severleri üzdü.

Ahmet Yılmaztekin / https://twitter.com/#!/cesaree_



14 Nisan 2012 Cumartesi

Tottenham Hotspur (1912)


Tottenham Hotspur takımı Arsenal maçı öncesi seramonide... (1912)


Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

13 Nisan 2012 Cuma

Eric Cantona (1992)



Fransız futbolcu Eric Cantona Manchester United'a transfer oldu. (1992)

Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

12 Nisan 2012 Perşembe

Giuseppe Meazza (1965)


Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

Ronaldo'dan alayına cevap!



Cristiano Ronaldo... Bizde kazanılmış bir başarıyı karalamaya çalışmak olmazsa olmazlarımızdandır. Adam 35 metreden gol atıyor, "bu ne ya, pis burun vuruyor abi adam" diyecek kadar gaddar olabiliyoruz zaman zaman! İnsan hayretleri içinde kalıyor! Dünyanın en iyi ve en pahalı oyuncularından biri olan Cristiano Ronaldo, dün akşam Atletico Madrid'e attığı gol sonrası tüm bu dedikodulara cevap verdi... Resmen, "Bacak bu bacak, boru değil" der gibiydi...

Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk

11 Nisan 2012 Çarşamba

Sizin de futbolcu kartlarınız var mıydı?

Benim çocukluğumun en büyük zevklerinden biriydi oyuncu kartları... Sakızlardan çıkanlar da vardır gazetelerin verdikleri de... Islarla toplanır, karşılaştırılır, takas yapılırdı arkadaşlarla. Kimi kartlar saklanır, kimisi salona kurulan sobalarda kül olup giderdi. Benim çocukluğumda böyle dikdörtgen prizma şeklinde katlanmış oyuncu kartları vardı, aralarından da sakız çıkardı... Ben onları biriktirirdim. Sonra zaten meşhur Euro 96 çıkartmalarıyla beraber onlar da tarih oldular...

Sanal alemde dolaşırken birden gözüme çarptı... İşte Real Madrid'in 2012 sezonu oyuncu kartları...






















Emre Albayrak / https://twitter.com/#!/Emre_Albyrk