24 Haziran 2010 Perşembe

2010 Dünya Kupası'ndan manzaralar!




10 Haziran 2010 Perşembe

3 bilinmeyenli denklem!

Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray'a transferdeki ilk golünü attı ve Slovakyalı genç yıldız Miroslav Stoch ile 4 yıllık anlaşma sağladı. Aceto'dan alınan bilgilere göre de kendisi yaklaşık 9 milyon Euro'ya mal olmuş. Galatasaray'ın 3 haftadır peşinden koştuğu, Twente'de kiralık olarak forma giyen, Chelsea'li futbolcu Mroslav Stoch artık Fenerbahçe'de...

Asıl yeri kanat olan Stoch, hızlı, ayaklarına hakim, teknik ve golcü özelliklere sahip bir oyuncu. Gerektiğinde sol kanattan hızla içeri giriyor ve isabetli şutlarıyla topu ağlara gönderiyor. Aynı zamanda attığı arapaslarla, yaptığı ortalarla göz dolduran Slovakyalı, geçtiğimiz sezon Hollanda Eredivisie şampiyonu olan Twente'nin başarısının mimarlarından.

Vederson Bursaspor'a gitti, Uğur Boral da sakat. Bu yüzünden sol kanattaki boşluğu dolduracak olan Stoch, arkasındaki Andre dos Santos ile iyi işler yapabilir. Tabi Andre dos Santos eskisi gibi oynarsa! Son yıllardaki Brezilyalı sevdasından da vazgeçecek gibi görünen Fenerbahçe, ilk transferini çok doğru bir yere yaptı, bakalım daha neler olacak. Şimdi sırada bir savunma, bir orta saha bir de forvet var. Kadroya şöyle bir bakıldığında Bilica, Cristian ve Güiza'nın yerine iyi transferler lazım. Onlarla devam ederse Fenerbahçe'de yine sıkıntı yaşanacaktır. Bilica'nın yerine daha profesyonel, daha güven verici bir defans, orta sahada Cristian yerine hem defansa hem de hücuma yönelik bir adam lazım. Bazı haberlere göre Mehmet Topuz'un o bölgeye kaydırılabileceği konuşuluyor ama yine de o bölgeye bir adam lazım. Forvet ise zaten konuşmaya bile gerek yok, Güiza miladı doldu. Lazım lazım olmasına ama Aziz Yıldırım bu adamı yine satmayacak gibi geliyor bana! İşte şu anda Fenerbahçe'nin kadrosu aşağıdaki gibidir.

6 Haziran 2010 Pazar

Fikstür dediğin böyle olur!

En sancılı işlerden biridir fikstür. Gerek tasarımı gerek içeriği oldukça önemlidir. Sen düzenlersin, binlerce insan günlük hayatını ona göre ayarlar ki, izlemek istediği maçı kaçırmasın. Hafta, gün, saat yanlışlıkları olursa küfürü yersiniz okurunuzdan. Bu bilgiyi verdikten sonra, hemen sadede gelelim. MARCA'nın internet sitesinde hayatımda gördüğüm en açık, en güzel tasarımlı ve en eğlenceli fikstürü gördüm geçen gün Tüm bu safsata onu göstermek için aslında. Tarih, takım, Şehir-Stat, Grup ve eleme maçlarına bakabiliyorsunuz. Ekranı tamamen kaplayıp fikstür fantezisi yapabiliyorsunuz da :)

Eğer Güney Afrika'da düzenlenecek olan Dünya Kupası'nı takip etmek istiyorsanız, aşağıda linkini verdiğim fikstürden takip edin. Ben öyle yapacağım :)

FİKSTÜR İÇİN TIKLAYIN

4 Haziran 2010 Cuma

FENERBAHÇE "SPOR" KULÜBÜ


Öncelikle şunu söylemek lazım. Türkiye'de 9 branşın 7'sinde şampiyonuluk kazanmak, gerçekten büyük başarıdır. Basketbol (Erkek-Bayan) Voleybol (Erkek-Bayan), Yüzme, Kürek, Boks, Masa Tenisi, Yelken ve Atletizm branşlarında alınan şampiyonluklar, Fenerbahçe'nin sadece futbol değil, bir spor kulübü olduğunun açık ve net ispatıdır.

Ama şu gerçek unutulmamalı... Türkiye'de spor denilince, akla ilk olarak ne yazık ki futbol geliyor. Futbolda başarı yoksa, bir anda bütün emekler silinip gidiyor. Bu bakış açısı değişmedikçe de, o kadar branşta alınan kupaların hiç ama hiç anlamı kalmıyor ne yazık ki!!!

Fenerbahçe Ülker'in Efes Pilsen'i mağlup edip şampiyonluğa ulaştığı maçta, tribünler gerçekten inanılmazdı. Müthiş bir destek, müthiş bir inanç vardı. Ama tribünlerdeki o burukluğu anlamak için çok da çaba sarfetmeye gerek yoktu gerçekten. Sağımdan, solumdan, önümden, arkamdan gelen tüm sesler, yine futbolda kaçan Türkiye Kupası ve lig kupasını işaret ediyordu. Herkes şıklardan 'Ne yapalım, kısmet değilmiş' seçeneğini seçiyordu elimahkum! Yine de hem tribünleri hem de müthiş bir mücadele ortaya koyan basketbol takımını tebrik etmek lazım.

Ne olursa olsun, futbolda sezona müthiş bir başlangıç yapan Fenerbahçe, yeri geldi havlu atmaya bile hazırlanırken, bir anda kendini şampiyonluk potasında bulmuş, son haftalarda alınan istikrarlı sonuçlarla da şampiyonluk umudunu son haftaya kadar taşımıştı. Ancak Türkiye Kupası'nda finale kadar geldikten sonra kupayı Trabzonspor'a kaptıran Sarı-Laciverliler, ligin son maçında da kupayı Bursaspor'a teslim etti. Başarı mı bence büyük başarı... Her iki kupada da işi finale kadar taşımak görüldüğü gibi her yiğidin harcı değil. Ama kim umursuyor, hiç kimse!!!

İşte siz ne kadar bu branşlarda şampiyonluk ipini göğüsleyip, madalya üstüne madalya, yatırım üstüne yatırım yapsanız da akıllarda kalan tek şey, futbolda yaşanan trajikomik finaller oluyor... Bize ne kalıyor, hep aynı seçenek, Ne yapalım kısmet değilmiş :)

Her şeye rağmen tüm çabanız için teşekkürler...

3 Haziran 2010 Perşembe

6+4 saçmalığı!



Ne zamandır yazacağım, bir türlü uygun zamanı bulamadım. Kısmet bugüneymiş. 1 Haziran günü DHA'nın flaş olarak geçtiği 10 yabancı oyuncuyla sözleşme imzalanabilecek haberi, her türlü güzel bir haberdi aslında. Ancak haberin ayrıntılarını geçince ajanslar, federasyonun yine yapmış olmak için aldığı bir kararmış gibi geldi bana. Aslında ilk adım olarak iyi, ama ayrıntıların içinde kaybolup gidiyorsun.

6+4, yani 10 oyuncu ile sözleşme imzalayabileceksin. Hadi yaptın diyelim...

Maç başladı, sahada 6 yabancı oyuncun var, 2 tanesi de kulübede, etti 8. Ya geriye kalan ikisi? Tribünde mi bekleyecek!!! Aklım almıyor, çok mu düşünmüşler acaba bu kararı almak için!

O iki yabancı oyuncuyu sonra takıma nasıl adapte edeceksin. Teknik adam maç kadrosunu açıklarken, "Hadi bakalım, siz ikiniz tribünde oturun, maç izleyin" mi diyecek. Oyuncu bunu kabul edecek mi? Küsmeceler, darılmacalar, tavır almacalar olmayacak mı? Bu mudur yani Türk futbolunun gelişmesini sağlamak için aldığınız önlem. Dedim ya sadece yapmış olmak için, bakın biz de uğraşıyoruz demek için yapılmış bir şey bu!

Bırakalım yabancı oyuncu sayısının Türk futboluna olumsuz etkisini falan. Arda Turanlar, Semih Şentürkler nasıl yetiştiyse, bundan sonra da aynı şeyler olacak. Hayır sanki bu güne kadar yabancı sayısına kısıtlama getirildi de, Messiler, Rooneyler, Ballacklar, Ronaldinholar çıkardık!

Biraz akıl, biraz mantık, çok şey mi istiyoruz bilemiyorum...