Spor olup olmadığı sadece ülkemizde tartışılan bir motor
sporu düşünün. 12 ayrı takım ve 24 farklı sporcunun/pilotun mücadelesi.
Sporcuların hepsi yaptıkları işin en iyileri. Takımlar teknolojinin tüm
nimetlerini sonuna kadar kullanıp daha yeni teknolojiler üreterek dolaylı
olarak insanların beğenisine sunulmasına yardımcı oluyor. Tüm takımların
“FAN”ları aynı tribünde. En ufak bir olay yaşanmadan yan yana yarışı
izleyebiliyorlar. Belli ki herkes iyi vakit geçirmeye, heyecana ortak olmaya
gelmiş.
Evet, motor sporlarının zirvesi denen Formula 1’den
bahsediyoruz.
Dünyada tekil izleyici olarak yarım milyardan fazla kişinin
izlediği, dev firmaların sponsorluk için birbirleriyle yarıştığı motor
sporlarının zirvesi. Pilotlar için yarışılabilecek en üst nokta. Taraftarlar
için “motor homurdanmalarını” en üst düzeyde duyabilecekleri, hızı en iyi
hissedebilecekleri bir yer. Formula 1, bir adım yaklaştığın takdirde sana 10
adım gelen hayatın ta kendisi, yaşam biçimi. O yüzden diyoruz ya “Formula 1
hayattır” diye.
Ama ülkemizde bu spor maalesef hiç hak etmediği şekilde
lanse edildi. Zengin sporu dendi, Schumi – Hakkinen zamanındaki gibi değil
dendi(-ki aralarında en çok güldüğüm de budur) beton zeminde “fıldır fıldır”
dönen araçlardan ibaret dendi vs vs.
Zengin sporu mu? Kesinlikle değil. Ülkemizde en popüler spor olan futboldan örnek verelim. Derbi diye
bahsettiğimiz dört büyüklerin arasındaki maçlarda kale arkası bilet fiyatları
yaklaşık 100 TL civarında. Sahayı tam ortadan görebileceğimiz yerlerin
fiyatları ise 300-500 TL arası. Peki Formula 1’de? 3 gün boyunca
gidebileceğiniz, sayısız aktiviteye katılabileceğiniz ve Formula 1 yarışı
dışında en az iki GP2 yarışı ve en az iki tane de binek otomobil yarışı
görebileceğiniz hafta sonunun bedeli 100-450 TL arası. 3 koca gün... Sizce hala
zengin sporu mu?
“Schumi – Hakkinen zamanındaki gibi değil...” O zamanları da
izlemiş biri olarak söylüyorum ki evet, kesinlikle o zamanlar gibi değil. Artık
pistte 6 Dünya Şampiyonu var. Geçen sene 5’ti. Çok daha zevkli, çok daha
heyecanlı. Kazanan, podyuma çıkan pilot sayısı daha fazla, çekişme daha çok.
Şimdi siz söyleyin; iki pilotun şampiyonluk mücadelesini mi izlemek istersiniz
yoksa 6 pilotun mu?
Gelelim “beton zeminde fıldır fıldır” dönmelerine ve
dönerken çıkardıkları “homurdanma”lara. Yapılabilecek en sığ iki yorum. En
kibar tabirle ağzından bu cümleler dökülen insanlar halt etmiştir. Şöyle
açıklayayım; Futbolu 22 adamın bir topun peşinden koşması olarak açıklamak gibi
bir şey. Sanırım kafalarda her şey daha net şimdi.
Eleştirmek tabii ki spor yazarlarımızın hakkı ama önce fikir
sahibi olmak gerekmez mi? Ne bileyim en azından 1-2 yarış izlemek, google’da
aramak haricinde birkaç foruma girmek, F1 severler yarıştan sonra neler
konuşuyor, neler yapıyor diye bir bakmak. Bağlanırım ve dediklerimi yutarım
diye mi korkuyorsunuz, bu yüzden mi bunları yapmadan yazıyorsunuz anlamıyorum
ki?
Ahmet Yılmaztekin / https://twitter.com/#!/cesaree_
*Biz bir ekip olduk!.. Bundan böyle Formula 1 ile ilgili tüm
gelişmeler Ahmet Yılmaztekin’in kaleminden Mortingen Strasse’de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder