27 Aralık 2011 Salı

Büyük FENERBAHÇE Mitingi


Kafamı yastığa koyunca içimde ilginç bir heyecan hissettim cumartesi gecesi. Lise yıllarımdan beri zaman zaman mitinglere katılmışlığım vardır ama, ilk defa çubukluyu giyip bir mitinge gidecek ve ilk defa tutuğum takım için miting meydanında haykıracaktım. İlginç geldi bir an! Olacakları düşündüm, yüzümde ufak bir tebessüm... Fakat fark ettim ki, amaç yine eskisiyle aynıydı; adalet istemek, eşitlik istemek, zalime, yaptıklarını binlerle beraber "bir bir" haykırmak...

25 Aralık Pazar... Karanlık günlere inat doğan güneş, 'Haydi giy formanı, koş Kadıköy'e' der gibiydi. Öyle de yaptım... Atkım boynumda, üstümde çubuklu, dilimde de "haklıyız, kazanacağız"

Beşiktaş-Kadıköy vapuru yine bir maç günü gibiydi, sarı-lacivert... Aklı başında, yüzleri aydınlık insanlar, üzerlerinde formalar, kaşkolar... Boynuna sarı-lacivert atkıyı sıkıca dolamış yaşlı bir dede, oğluyla muhabbet ediyor, belli ki Fenerbahçe'yi konuşuyorlar. Tüm bu güzel görüntü yetmezmiş gibi, karşıdan da bir çocuk geliyor, elinde çaylar, üzerinde palamut yeşili forması... Meğer 3. kuşakmış kendisi. Toplanmışlar, hep beraber mitinge gidiyorlar.

Böyle güzel görüntülerle başlayan birgün, muhteşem bir mitingle devam etti. Kadıköy'e adımımı atar atmaz keskin bir rüzgar karşıladı beni... Tabi bu rüzgar, benim gibi saçları seyrelmiş ve buna rağmen bere takmayı unutmuş bir adamı üşütmedi desem yalan olur. Neyse ki otobüs durağının arkasına saklandık da kurtulduk kafayı üşütmekten...

Miting başladı! Efsane kadro orada... Todor Veselinovic, taa memleketinden kalkıp gelmiş. Metris'te yatan insanların eşleri, çocukları, yakınları orada... Bir selam göndermek istemişler onlara! Aykut Kocaman orada. Geçtiğimiz yıl sarf ettiği emeği sonuna kadar savunuyor, nasıl yaptığını da "Özür dilerim, çok ani oldu" diyerek açıklıyor!!!! Taraftara ise söyleyecek bir şey yok! Her şey ortada...

Bu, Saracoğlu'nu hınca hınç doldurduğunuzda duyduğunuz gururdan farklıydı. Bu bir mitingdi. Adalet diye haykıran insanların hepsi de Fenerbahçeli... Anladım ki, herkese nasip olmuyormuş Fenerbahçelilik... Gurur duyuyor insan...

Şimdi bazılarına o meydana gitmek yanlış, saçma, fanatiklik gibi geliyor. 1 Mayıslar'a, tutuklu gazetecileri protestolara, imza kampanyalarına, Cumhuriyet Mitingleri'ne neden katıldıysam, dün de bu yüzden Kadıköy'deydim. Adalet herkes içindir. Bir kesim için uygulanamaz, uygulanmamalı...

Gazeteler, televizyonlar, "4 bin kişi toplanmış şikeyi protesto ediyorlar" diye başlık atmışlar... Öncelikle şunu bir düzeltelim... Oradaki insanlar şikeyi değil, sistemi, adaletsizliği, iki yüzlülüğü(nüzü) protesto ediyor. Bunu gördüğünüzü, fakat görmezden geldiğinizi ben de başkaları da biliyor, sıkıntı yok! Diğer yandan, 14 Nisan'da Ankara'ya Cumhuriyet mitingine gittiğimde de aynı şey yaşanmıştı. Hayatımda kendimi hiç o kadar büyük bir kalabalığın içinde görmemiştim. Ve bir daha göreceğimi de sanmıyorum. Malum, onu da birkaç bin kişi diyip, bindirilmiş kıtalar etiketiyle geçiştirmişlerdi. İşte aynı zihniyet burada da oluğu için, şaşırmıyorum. Ben huzurluyum...

İnsanlar, 58. maddenin değişmemesi, küme düşmenin kalkmaması için haykırıyor meydanda... Bir tek Ünal Aysal söylemiyor yani! Fenerbahçeli de aynı şeyi söylüyor. Hemde en başından beri! Tutuksuz yargılama istiyor binlerce insan. En ufağından en yaşlısı, masumiyet karinesine saygı duyulmasını istiyor. Mahkemede değil de, ekranlarda insanları yargılayanları bir bir protesto ediyor...

Tüm bunları bir takımın taraftarı olarak değil, objektif bir açıdan değerlendirin! O zaman birbirimizi daha rahat anlayabileceğimizi düşünüyorum.

Fenerbahçe, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütüdür! Bunu birkez daha anladık... 25 Aralık 2011 Pazar günü, Türk spor tarihi için çok önemli bir gündü... Ben de oradaydım...

*Fotoğraflar alıntıdır.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Hey gidinin Anelka'sı!


Nicolas Anelka...

Sarı-Lacivert forma altında izlemekten en zevk alıdığım futbolculardan biriydi O...

Zor adamdı... Fotoğraftaki gibi öyle kolay kolay gülmez, sıkıntıları bir türlü bitmezdi... Ama gerçekten oynadığı zaman, O'nu izlemek bir başkaydı!

Futbol kariyeri hep inişli-çıkışlı oldu Fransız topçunun. PSG, Arsenal, R.Madrid, Liverpool, Chelsea, M.City gibi takımlarda forma giydi... İyi günleri de oldu çok kötü günleri de... Manchester City'den ayrılışı da bir ayrı mevzudur zaten... Oradan sürpriz bir kararla Fenerbahçe'ye geldiği günü hiç unutmam ama. El'alem transfer haberinin şokunu atlamamıştı uzun süre!...
Çok uzun süre izleme şansımız olmadı ama dedik ya, arkadaş sıkıntılıydı... "Beni bırakın gari" diye diye bir hal oldu. Ama performansıyla, attığı gollerle de hafızalarda yerini etti! Sonuçta Fenerbahçe'de 61 maçta 18 gol attı... Bir de şampiyonluk sevinci yaşadı.

Beşiktaş'a attığı müthiş gol!

Sarı-Lacivertli takımdan ayrıldıktan sonra, önce Bolton Wanderers, ardından Chelsea forması giydi. Bolton'da 53 maçta 21 gol, Chelsea'de de 125 maçta 39 gol attı! Son olarak da 32 yaşındaki Fransız futbolcu, Çin'in Shanghai Shenhau takımıyla anlaştı! Bundan sonra orada top koşturacakmış! Ne diyelim, hayırlı olsun...

*Anelka'nın transferi Shanghai Shenhau takımının internet sitesinde bu fotoğrafla duyrudu!



8 Aralık 2011 Perşembe

Derbinin ardından!


Galatasaray derbide gerçekten hak ettiği bir galibiyet aldı. Sarı-Kırmızılı cepheden yazacak bir şey yok, çünkü çok iyi oynadılar. Tribündekiler de beklemedikleri iyi oyunla karşılaşınca, onlar da havaya girdi ve hep beraber 1319 gün sonra Fenerbahçe karşısında galip geldiler...

Fenerbahçe cephesine gelince... Aslında eleştirmek yersiz ama hiçbir şey söyememek de olmaz. Taktik olarak sahaya çıkan ilk 11 herkes için tartışılır bir konu. Alex'i tek başına hücumda bırakmak, zaten bu takımın doğasına aykırı. Bienvenu sahada ama sağ kanatta... Onun yerine Dia oynayabilir miydi? Sonuçta çok ama çok zor bir deplasman... Aykut Hoca'ya taktik dersi verecek halimiz yok! Bunlar sadece herkesin kendi kafasındaki kendi doğruları! Ama bir şey var ki, bu konuda karşı bir görüş olacağını düşünmüyorum! O da 'Bilica'... Fenerbahçe'nin yediği her golde olay yerindeydi ve mutlaka ve mutlaka bir hatası söz konusuydu. Daha önce de yazmıştım, Fenerbahçe gibi bir takımda, onun gibi bir oyuncunun yer alması gerçekten mantık dışı. Verilen parayı bir kez olsun hak ettiğini sanmıyorum. Onun yerine oynayacak olan Bekir sakat! Orhan ya da Serdar Kesimal denenir miydi? Onlar da hazır değil! Bu da bize bir şeyi kanıtlıyor, devre arasında bir defans oyuncusu şart!

Ofans gücüne gelince... Niang'ı hepimiz hatırlıyoruz. Sadece biz değil, geçen sene karşısına çıkan bütün defans oyuncuları hatırlar onu! Bu sene yaşanan çirkin süreç, ne yazık ki onu bu takımdan ayırdı! Bienvenu genç ve yetenekli bir oyuncu. Ama ne Niang gibi hızlı ne onun kadar güçlü ne de onun kadar bitirici! Semih desen bu sezon çok formsuz. Toparlar mı ondan bile emin değilim... Bu da bize bir şeyi daha kanıtlıyor, bir tane de forvet oyuncu transferi!

Öyle ya da böyle, 1319 gün sonra Galatasaray karşısında bir mağlubiyet aldı Fenerbahçe! 2 senedir de derbi kazanmaya aç bir takımdan söz ediyoruz! Hak ettiler, kazandılar. Geçmişte yaşamak değil ama bazı kesimler 6-0'ın rövanşı diyorlar, o kadar da değil!

Kimsenin aklında değil ama hatırlatmak da lazım! Bazı karanlık zihinler unutuyor, unutturuyor çünkü!

Deplasman yasağı' ayıbı, tüm hızıyla devam ediyor 'süper' ligimizde! Dev derbinin oynandığı akşam tüm gözler Arena'da, futbolumuzun en büyük iki takımı sahada! Ancak bir şeyler eksikti! Yıllar yılı süregelen bir gelenekten yoksundu tribünler! Kulaklar, Arena'da muhalif bir ses aradı, ama nafile! Yasaktı, gelemediler! Bu yasağa en çok karşı çıkacak olan taraflardan biriydi Sarı-Kırmızılılar ama onlarda da pek ses yoktu! Demek ki bu konuda rahatsız olan çok az insanız biz!

Ne olursa olsun bu yasakçı zihniyet asla kabul edilmemeli! Dün Arena'da Fenerbahçe taraftarı yoktu, 2 hafta sonra Trabzonspor taraftarı gelemeyecek Kadıköy'e! Ne Beşiktaş taraftarı ne Galatasaray taraftarı yerinden kımıldayabilecek bundan sonra! İçinize siniyor mu!

2 Aralık 2011 Cuma

HEY SEN!


En kötü karar bile çıksa bu sürecin sonunda, dünyanın sonu olmayacak, bu net! Ama bugünlerde sporu seven insanlar adına, bu olayda doğru yolda ilerlemek için en azından bir görüş sahibi olmak, yılan gibi kovuğuna çekilip, güçlünün arkasına sığınıp, hiçbir şey yokmuş gibi davranmaktan çok daha iyidir!!!

Türk futbol tarihinin en zor günleri bunlar! Ama görünüyorki, herkes bu işin içinde ama kimsenin bu işlerle alakası yok! Tüm ihale Fenerbahçe'nin üzerinde, uğraşsın dursun mübarek! Hele hele bazıları var, bugün kendilerini kurtarmak adına sadece susuyorlar! Fakat tarihlerine, taraftarlarına en büyük ihaneti ediyor, en büyük yalanı söylüyorlar haberleri yok! Gün gelecek sizlerin adı çıkınca ortaya, bakalım siz ayakta durabilecek misiniz?

Artık "3 Temmuz'dan bu yana yaşanan süreç" kalıbı bile sıkmaya başladı... TV'yi açın, herkesin ağzında aynı cümle başlangıcı var ama sonu yok! Hep açık... Zaten soruşturmanın son hali de ortada! Ortaya çıkan belgeler, yalan olduğu şüphesiz savunmalar, savcılık tarafından yalanlanan 'iddialar'... Yani, başka hesapların döndüğü gün gibi aşikar!

Bunu sadece Fenerbahçe'nin mücadelesi gibi görenler, uzaktan bakanlar, tarafsız gazeteci maskesi altında eleştirenler... Alanlar-verenler, satanlar-yiyenler... Herkes bu davanın içinde bir rol üstlendi yani farkına varmadan... Taraftarlık ruhu içini tüm ateşi ile sarmışlar, köşelerinde tarafsızlık adına Türk futbolunun altını kazıyor, mücadele etmesi gerekirken!

Neyse ki son günlerde yaşanan gelişmeler, ne denli saçma ne denli altı boş bir sürecin yaşandığını bizlere kanıtladı! En azından ibre biraz olsun 'Adalet' yönüne çevirildi! Ve böylece, bazılarının aklı yeni yeni aydınlanmaya başladı! Öyle görünüyor ki mücadele devam edecek, ettikçe aydınlatmaya devam edecek Fenerbahçe...